Biraz önce okudugum birşeyi sizlerle paylaşmak ve üzerinde konuşmak istiyorum.
Prof. Dr. Doğan Şahin, bir röportajında şunları söylemiş: “Normal, herhangi bir psikiyatrik problemi olmayandır. İki hususta… Birincisi, aşık olabilmeli, yani sağlıklı bir aşk ilişkisi kurma potansiyeli taşımalı, en azından bir kişiyi sevebilmeli ve o sevgiyi sürdürebilmeli. İkincisi de üretebilmeli. Yani çalışmalı, ortaya bir şey koymalı… Bir insanda ruhsal problemler baş gösterdiğinde, önce bu ikisi arızalanır. Kişi içine kapanır, başkalarıyla ilişki kuramaz hale gelir, bencilleşir, hep kendini düşünmeye başlar. İnsanlardan ya korkar ya da nefret eder. Sevemez, bağlanamaz. Normal olmak demek, insanın kendisini bir başkasına verme yeteneğidir de bir bakıma.”
Herhangi bi yerde, herhangi birinden normal kelimesini duydugumda hep "kime göre, neye göre arkadaşım" diye cevap veririm. Herkesin normali kendine yani. Benim şahsen normal tanımım yok
, dengeli ruh haline sahip birisi benim için normaldir.
, dengeli ruh haline sahip birisi benim için normaldir.
Ama Doğan Şahin'in normaline saygı duydum ve hoşuma gitti. Doğruluk payı da yok değil sanırım. Ben ona göre normal miyim acaba diye düşünmekten kendimi alamadım ve kısa bir öz değerlendirme yaptım kendimce. Bundan 4-5 ay öncesine kadar normalmişim ona göre, tamamıyla normal. En azından bir kişiyi seviyordum ve o sevgiyi sürdürüyordum. İkincisi üretiyordum, ortaya birşeyler koyabiliyordum, blog yazıyordum yani, canla başla, büyük bir motivasyonla yazıyordum hem de.
Temmuz ayında herşey değişti ama, bu ayın başına kadar da devam etti bendeki değişim. Bu değişim kesinlikle iyi yönde değildi, bu arada hiç güzel birşey olmadı. Sevemedim, gülemedim, ağlayamadım, mutlu ya da mutsuz olamadım, hissetmiyordum birşey. Hissizlik duygusunu yasadınız mı hiç bilmiyorum ama cidden çok kötüydü. Konsantre olamıyordum, düşünemiyordum, blog yazamıyordum, yazmayı bırak okumuyordum bile. Hissizdim ve kesinlikle normal değildim.
Ama bu ay bloga döndüm, birşeyler yazmaya başladım, en azından üretmeye çalışıyorum eskisi gibi olmasa da.. Çevremdeki insanlarla ilgilenmeye, onları arayıp sormaya, onlarla vakit geçirmeye başladım en azından. İçimde az da olsa bi insan sevgisi uyandı, umutsuzlugum kalmadı. Yavastan hissiyat sahibi de oluyorum sanırım. Normalleşme sürecim başladı sanırım. Ya da kendimi avutuyorum bilmiyorum.
Eğer bir ruhsal çöküntü içindeysem bunu bu kadar kısa sürede, hiç birşey yapmadan atlatabilir miyim? ki henüz bir acı ya da çöküş hissetmeden? Normalleşme dediğim şey acaba yine bazı seyleri yok sayıp, silip, yasamaya devam etmem mi?
İçimi rahatlatan bu yazı, şimdi beni aşağı çekiyor ama buna izin vermeyeceğim :)
Okuduklarınızdan sonra birşey söylemek isterseniz çekinmeyin, buralardayım ben..
Sevgilerimle
<3
Canım ben de tam anlamıyla bir çöküş dönemindeyken blog yazmaya başladım, henüz 2 hafta olmasına rağmen yeni insanlarla, tanışmak farklı uğraşlar edinmek, birşeyler üretmek ve en önemlisi işime sımsıkı sarılmak beni normale yakın biri haline getirmeye başladı. Sana tavsiyem başka şeylere odaklan ve bloğa dört elle sarıl yeniden üretmek rahatlatıyor :) öpüyorum
YanıtlaSilBlog bana da çok şey kattı gerçekten, 2 gün sonra 1 sene olacak, çok güzel insanlar tanıdım, güzel işler başardım, umarım ikimiz için de devamı gelir ve normale daha çok yaklaşırız :)
Silyorumun için çok teşekkürler, sevgiler
oo ne güzel benim bloğum daha 19 günlük seninkine göre bebek henüz :) daha nice nice bloglu yıllara :)
Sil